Yeni aldığımız bir ev, araba, elbise, eşya veya ulaştığımız bir hedef ilk sahip olduğumuzda inanılmaz bir haz verir. Bir süre sonra bizi mutlu etmemeye başlar ve sahip olmadan önceki hallerimize geri döneriz. Yıllarca birini bekleyip, aşık olup, evlenip yıllar sonra o insana ilk zamanlardaki gibi hissedememeniz ya da o kişinin sizin için, sizin de onun için sıradanlaşması gibi. Aynı şekilde ilk yaşandığında bizde travmatik etkiler yaratan olaylar (ölüm, ayrılık, kaza vs. ) kısa süre sonra unutulup bizi ilk zamanlardaki gibi üzmemeye başlar.
Bu konuda çalışmaları olan iki psikolog Philip Brickman ve Donalt Campbell konuyu şöyle özetliyor “ Dış dünyada mutluluk, haz arayışına çıktığımız her zaman aslında hamster çarkına girmiş oluyoruz. “
Hedonik mutlulukta amaç sürekli haz almak ve hazzı her ortamda en üst seviyede yaşamak, acıdan kaçmaktır. Bu da kişiyi anlam arayışından, derinleşmekten, empati kurmaktan, yaşadıklarını içselleştirmekten uzak tutar. Bir süre sonra her şeyin anlamını yitirip eski seviyeye taşınmasının nedeni de üzerinde durulmayan anlam yoksunluğu ve derinleşmeme çabasıdır. Bu yüzden her duruma olumlu ya da olumsuz çok çabuk adapte oluyoruz. Bu adapte olma durumuna “ HEDONİK ADAPTASYON “ deniyor. Biz yeni hazlar peşinde koştukça tekrar tekrar HEDONİK ÇARK’a kapılıyor ve bağımlılık döngüsünün içine giriyoruz.
Sosyal varlıklar olarak biz insanlar bağ kurdukça, sevgi gösterip sevildikçe, merhamet ve iyilik duygularımızı perçinledikçe, empati kurmaya özen gösterdikçe araçları amaç haline getirmedikçe kendi değerimizin farkında olarak ve olumlu düşünerek çarkın içine girmeden yolumuza devam edeceğiz kanısındayım. Sevgiyle kalın…